Mâna

Karanfilli begonyalardan
Dal üstündeki bahardan
Geriye kalan tüm avuntularımdan
Rüzgara kapılıp sürükleniyorum.
Dolaylı bir umut çıngırağında
Zehirlenmiş kalpler gördüm
Bahçemin en güzel çiçeklerine
En güzel kokularına sinmiş..
Kısıtlanmış bir anda belki ölüm
Belki yaşam vaadeder.
Çalıntı bir kıştan açmış bir bahar
Ne yorar insanı, ne sorar…
Yorgun düşlerim var
Her yeri kırışık bir umut,
Çöküntü bir dizi
Sarkmış memeleri var.
Yolsuz kalmış bir yolcu gibi azığım var,
Kesem de bin yudum su
Kefemde bir yudum hu..
Çınarın dallarına vuruyorum
Belki bir telim
Belki bir yel
Soramam ki ben neyim…
Kargaların dilinden yuvaya taşınmış bir ziynet
Sarraffın elinden kopmuşsa değer mi görür.
Görmezler görenleri gördükleri yerde.
Susmazlar dilsizi buldukları dertte.
Anlamazlar düşeni düştüğü yerde
Böyledir işte, kelimeleri satırlara dizsen de,
Varmazlar senin varmak istediğin âr’a
Bu böyledir…
Böylesi de manadır…
Cefası boyunu aşmış sefanın
Ne Sur’u duyar ne Ekber’i
Yalana sarmış yuvada,
Dumanı tütmüş ocağın,
Ekmeği pişmiş sofranın,
Ne külfeti var şimdi canların.
Vardım gönül sofrasına
Bir tas şarap , bir tas baş.
İçilmiş başlar da
Sarhoş olmuş erenler…
Erenlerin canı çıkmış,
İçenler hep baş.
Yıkılmış gönül sofraları ,
Şimdi gamdan geçmez bu baş…
İlle de aş illede baş mı yas
Keremi kalmışsa derdin
Razıyım rızası rızaya razı olana.
Razıyım İsa’yı gerip şahlanana…
Play Haber
3 Ağustos 2018 at 13:48